YA ÖLMEDİYSE!
Yıllar önce unutamayacağım bir anımı paylaşmak istiyorum sizlerle. ,Yıl 2001 Temmuz ayı Türkeli Orman İşletme Müdürlüğü Kazköy Orman İşletme Şefliğinde Orman Muhafaza memuru olarak çalıştığım yıllarda Çamyayla köyü sınırlarında kalan 24 nolu bölmede köyün muhtarı Yaşar ÜNAL kasimci olarak çalışıyor ve biz de ara sıra yanına uğruyoruz. Bizi asla yemek yedirmeden, çay içermeden göndermez. Bir gün Fındıklı köyüne ormana gittim. Mesaha ve nakliyat işlerimiz var ve çok yoğun çalışıyoruz. Ama öyle bir yağmur yağıyor ki neredeyse her tarafı sel götürecek. Yağmur çok yağdığından o gün eve erken geldim. Cep telefonu var ama bölgede her yerde çekmiyor. Eve girer girmez ev telefonu çaldı, telefonu açtım. Arayan Hüseyin Çelikkaya nam-ı diğer Saddam Hüseyin, telaşlı bir şekilde telefonu açar açmaz ‘‘Ormancım bizim Yaşar Muhtar ormanda kalp krizi geçirmiş, ölmüş’’ dedi. Ben de ‘‘Yanında kimse yok mu? ‘’ diye sorduğumda ‘‘Çocuklar varmış ama ölünce korkup köye gelmişler’’ dedi. Ben de belki ölmemiştir deyip apar topar dışarı çıktım. O zamanlar Kazköy bölgesinde kalıyoruz, bölgenin hizmet vasıtası da bölgede kalıyor. Eve gelmeden önce şoförümüz Niyazi KAYA beni bırakıp evine gitmişti. Evine ulaşır ulaşmaz telefonla arayıp acil gelmesi gerektiğini söyledim. O da meraktan ‘‘Ne oldu, hayırdır ormancım? ‘’ diye sordu. Ben de ‘‘Gelince anlatırım, şu an acil gelmen gerekiyor ‘’ dedim. Telefonu kapattıktan 5 dakika sonra gelip beni evimin önünden aldı. Yolda hem durumu kendisine anlatıyorum hem de son sürat gidiyoruz. O sırada arabanın çamurda oraya nasıl çıkacağını düşünüyoruz. Ama her ne olursa olsun kesinlikle de çıkmamız gerekiyor . Savcıya haber verelim desek ama ya ölmediyse? diyoruz. Sofu köyüne vardığımızda Ahmet ŞAHİN diye traktörü olan bir arkadaşa ‘‘Belki çıkamayız, yolda kalırız traktörün arkasına sepeti tak gel’’ diye seslenip durmadan yolumuza devam ediyoruz. Normal şartlarda az bir yağmur yağdığında bile çıkamadığımız yolu her yeri neredeyse sel götürürcesine yağan yağmurda çıkıyoruz. Ama bir yandan da yolda çamura saplanacağız diye de korkuyoruz. Sonunda zar zor o yolu çıktık. Yaşar Muhtar çadırda boylu boyunca yatıyor. Şoförümüz Niyazi KAYA benden önce arabadan inip nabzını kontrol ederek ‘‘Ormancım ölmemiş gel’’ dedi. O an biz sevinçten uçmaya başladık. Bu arada hemen kalp masajı yaptık ve aspirin içirdik derken arabaya aldık. Bulunduğumuz yer yüksek olduğundan cep telefonu çekiyor. Muhtarın telefonunu arayan arayana. İzmir’den bir akrabası arıyor. Ona ilk müjdeyi ölmemiş, yaşıyor diyerek verdim. Tabii o müjdeyi vermek bambaşka bir duyguydu benim için. Aldık hastayı Ayancık Devlet Hastanesine götürdük. Birkaç gün yattıktan sonra taburcu edildi ve hala yaşıyor. Bir insanın yaşamasına yardım etmek ayrı bir mutluluktur. Allah muhtarımıza sağlıklı, uzun ömürler nasip etsin inşallah…
Orman Muhafaza Memuru Erdal ŞAHİN