KURUM ÇALIŞANLARI (ÖZELLİKLE ORMAN MUHAFAZA MEMURLARI ve ADAYLARI) VE OGM ARASINDA BİR TÜRLÜ BİTMEYEN İDARİ DAVALAR!

14.11.2020
1.137
KURUM ÇALIŞANLARI (ÖZELLİKLE ORMAN MUHAFAZA MEMURLARI ve ADAYLARI) VE OGM ARASINDA BİR TÜRLÜ BİTMEYEN İDARİ DAVALAR!

657 Sayılı Devlet Memurları kanunun 124. Maddesinin son fıkrasında disiplin cezası tanımlanmıştır. Buna göre memuriyette disiplin cezası, “kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacı ile kanunların, tüzüklerin ve yönetmeliklerin Devlet Memuru olarak emrettiği ödevleri yurt içinde veya dışında yerine getirmeyenlere, uyulmasını zorunlu kıldığı hususları yapmayanlara, yasakladığı işleri yapanlara” verilecek uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması, devlet memurluğundan çıkarma gibi cezalardır. Maalesef son yıllarda kurum tarafından çalışanlarına verilen idari cezalar, kamu hizmetlerini aksatanalar, gereği gibi yürütülmesine mani olanlar, devleti ve kurumu zarara uğratanlar, kanun, tüzük ve yönetmeliklere aykırı hareket edenlerden ziyade uğradıkları haksızlıkları, hukuksuz uygulamaları ve kurum içerisinde bariz bir şekilde uygulanan baskı ve mobbinge karşı seslerini yükselttikleri için, yapılanlara sessiz kalmadıkları için, sırf diğer çalışanlara örnek teşkil edip onların da yapılanlara sessiz kalmalarını sağlamak için yapılıyor algısı oluşmaya başlamıştır.

Bir meslektaşımız saksıda yetiştirdiği nane için ceza alıp altı ay içinde iki sürgün yerken, bir diğeri hakkında, hastaneye gidip tahlil beklediği için soruşturma açılabiliyor. Başka bir meslektaşımız mobbinge uğrayan arkadaşının derdini dile getirdiği için ceza alırken bir diğeri “bana mobbing uygulanıyor” dediği için hem ceza alıp hem sürgüne gönderilebiliyor. Kurum tarafından verilen disiplin cezalarının büyük çoğunluğu Bölge İdare Mahkemeleri tarafından yürütmeyi durdurma kararları ile çalışanlar lehine sonuçlanmakta, ancak bu süreç sonunda da kurum amirlerinin, itirazları haklı görülen kamu görevlilerine suçluymuş gibi, kuruma ve dolayısıyla devlete karşı gelmiş gibi davranmalarına sebep olmaktadır.

Maalesef bu durum, haksız bir şekilde cezalandırılmış ve yapılan haksızlık karşısında hukuki bir mücadele vererek aklanmış olan çalışanlarda yılgınlık oluşturmuş ve kuruma karşı olan aidiyet duygularını sorgular hale gelmişlerdir.

Tarihi süreçte, özellikle son yıllarda OGM bünyesinde neredeyse mahkeme kararı olmadan ne bir tayin ne de bir atama yapılamamaktadır. Bu işlerlerde karar verici merci maalesef Orman Genel Müdürlüğü değil, Bölge İdare Mahkemeleri ve İstinaf Mahkemeleri olmuştur.
Yüzlerce dava dosyası kurum aleyhine sonuçlanmaktadır.

Maalesef OGM bu sıkıntıları görmemekte, hem maddi zarara yol açan hem de kurumun itibarını zedeleyen yanlış uygulamalara müsade eden kişiler hakkında hiç bir idari ya da adli işlem yapılmamaktır.

Eski Genel Müdürümüz Sayın Abdurrahman Sağkaya Beyin yazmış olduğu “ORMANCI” adlı kitabında dile getirdiği gibi, “talimatla iş yapmanın bir bedeli olmalı” (S. 206), haksız ve hukuksuz soruşturmalarla kurumun itibarını zedeleyerek, hem de kaybedilen davalar neticesinde devleti maddi olarak zarara uğratan muhakkikler ve müfettişler hakkında da gerekli hukuki ve idari işlemler yapılmalıdır. (Tabi ki görevini hukuk çerçevesinde ve liyakatla yapan muhakkik ve müfettişleri tenzih ederiz) Hiç kimse aldığı emir doğrultusunda ve/veya siyasi, sendikal ve mezhepsel nedenlerle hasmane bir şekilde, hukukun dışına çıkarak işlem yapmamalıdır. Yapanlar da gerekli müeyyide uygulanarak cezalandırılmalıdır. Zaten, Kurum idarecileri, adil ve hakkaniyet çerçevesinde alınan her kararı ve her hükmü uygulamış olsa, yapılacak adil soruşturmalar neticesinde kurum dava kaybetmeyecek ve açılacak her dava kurumumuz lehine sonuçlanacağından hem dava sayılarında azalma, hem de ödenen dava masraflarını minimuma indirecektir. Bu durum kurumumuza olan güveni artıracağı gibi personelin de aidiyet duygusunu perçinleyecektir. Hazırlanan fezlekelerin %75 inin kurum aleyhine sonuçlanmasının önüne ancak bu şekilde geçilebilir.

Bir çok kurum çalışanımıza haksız ve mesnetsiz bir şekilde sözde “KURUM İTİBARINI ZEDELEMEK” nedeniyle disiplin cezası verilirken, bu raporları hazırlayarak olayların mahkemeye taşınmasına ve kurum aleyhine neticelenmesine sebep olan muhakkik ve müfettişler hakkında hiç bir işlem yapılmaması, kurumun itibarına asıl zararı vermektedir. Kaybedilen her dava sonucu oluşacak olan mahkeme masrafları ve vekalet ücretlerinin müfettişlere ve muhakkiklere rücu ettirilmesi, hatalı soruşturma ve karar verenlerin gerekirse işten el çektirilmesi, yapılan soruşturma ve teftişlerin daha dikkatli ve hukuka uygun yapılmasını sağlayacaktır.

OMMB Platformu olarak tek temennimiz yapılan iş ve işlemlerin hukuki zeminde, hakkaniyet çerçevesinde ele alınarak, kurum itibarının daha fazla zedelenmesine mahal verilmeden tüm sorunların çözüme kavuşturulmasıdır.

0 Paylaşımlar
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 1 Yorum
  1. İbrahim Uysal dedi ki:

    Ve,,,,, özellikle,,,,, yazı da bahsi geçen OMM lerim, ikisinin OMMB kurucusu, diğer ikisinin de OMMB yöneticisi olmasının, kurumun OMMB ye bakış açısını ortaya koymaktadır,,,, 60 yıldır “GIKI” çıkmayan, “SIRTINDAN SOPAYI” esirgemedikleri, sendikalarının ve Derneklerinin sahip çıkmadığı bu OMM ler, OMMB adı altında toplanıp, “NİSPETEN” beraber hareket edince, yöneticileri bir telaş aldı,,,,,, İbrahim Uysal ve Ahmet Özdemir üzerinden tüm OMM lere gözdağı verilmek isteniyor,,,,,, bu iki OMM ye geri adım attırdıkları anda herkesin susacağını düşünüyorlar,,,,,, işte bu sebepten ötürü, başta İbrahim Uysal ve Ahmet Özdemir olmak üzere, haksızlığa uğrayıp susmayan tüm meslektaşlara sahip çıkmamız gerekiyor,,,,,