ORMAN MUHAFAZA MEMURLARININ HAKLI TALEPLERİ
ORMAN MUHAFAZA MEMURLARI GENEL SORUNLARI
Orman Muhafaza Memurları, zor arazi şartlarında ve her türlü tehlikeye açık olmalarına rağmen görevlerini tüm bu zorluklar altında yürüten Devlet Memurlarıdır. Yıllardır net bir görev tanımı yapılmayan, çağa uygun güncel bir görev yönetmelikleri olmayan, mesai saatleri belirsiz, resmi tatil günleri bulunmayan kamu görevlileridir.
Teknik bilgi gerektiren görevleri yerine getirmelerine rağmen Genel İdari Hizmetleri (GİH) kadrosuna sahip olan, hem önleyici kolluk, hem de adli kolluk görevlerini icra etmelerine rağmen, emsal görev icra eden kamu görevlilerinin sahip oldukları haklardan mahrum olan, sayıca az olmalarına rağmen ülkemizin neredeyse ⅓ ünü kaplayan ormanlarımızı koruyan, devamlılığını sağlayan, yapılan Orman emvalleri üretimi sonucu ülke ekonomisine milyarlarca liralık gelir kazandıran emekçilerdir.
Genel manada tüm kamu personellerinin sorunları olduğu gibi Orman Muhafaza Memurlarının da çözüm bekleyen, kronikleşmiş sorunları mevcuttur.
Bunların arasında en önemli olanlarının başında fiili hizmet tazminatı ve kolluk kuvvetleri görevi yapması hasebiyle mahrum olduğu haklar gelmektedir.
Anayasamızın 169 ve 170 nci maddeleri Ormanların korunması açısından anayasal dayanaklarımızdır. Korumanın nasıl yapılacağı ise 6831 Sayılı Kanun ve yönetmelikle düzenlenmiş, bir nevi Orman Muhafaza Memurlarına kolluk görevlisi yetkisi tanınmış ve yakın zamana kadar da ormanların korunması suç ve suçluların takibinin yapılması bu şekilde yürütülmüştür. 6831 Sayılı Yasanın 79, 80, 82, 84, 88, 108/4ncü maddelerinde görev tanımı ayrıntısı ile düzenlenmiştir. 5271 sayılı CMK 160 ve 164/2 de Cumhuriyet Savcısının soruşturmaya yönelik işlemlerini öncelikle adli kolluk görevlileri aracılığı ile yapması gerektiği belirtilmiş, ancak Orman Muhafaza Memurları adli kolluk tanımı dışında tutulmuştur. Adli Kolluk Yönetmeliğinde de adli kolluk tanımı CMK’ya uygun şekilde yapıldığı için Orman Muhafaza Memurlarına yine yer verilmemiştir. Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği 4ncü madde de “kolluk” tanımı yapılmış ancak bu görevi fiilen yapan Orman Muhafaza Memurlarına maalesef burada da yer verilmemiştir. Anlaşılacağı üzere Orman Muhafaza Memurları ve Amirlerinin bu gelişmeler karşısında değil adli kolluk sayılması, esamesi bile okunmamış, ancak buna rağmen gayrı resmi bir şekilde kolluk görevi yapmak zorunda bırakılmışlardır. Sadece orman suçlarının takibi açısından Orman Muhafaza Memurlarına verilen yetkiler dolaylı olarak geri alınmıştır. Soruşturmanın selameti ve adil yargılanma hakkının korunması ön planda tutulup, Ocak 2006 dan sonrası için, özellikle Arama ve El koyma işlemleri açısından, “zehirli ağacın meyvesi de zehirli olur” diyerek Orman Muhafaza Memurlarına ve yapmış oldukları adli ve idari kolluk işlemlerine yok gözüyle mi bakılmaktadır? Cumhuriyet Savcısı Orman suçları ile ilgili devam eden bir soruşturmada bundan böyle Orman Muhafaza Memurlarının çalışmalarından gayrı yasal olarak mı faydalanmaya devam edecektir?
Fiili ve fiziki olarak Orman Muhafaza Memurları her türlü Orman kaçakçılığı, biyolojik kaçakçılık, yasak avlanma, Orman örtüsüne ve varlığına karşı yapılacak her türlü yasa dışı müdahale ve yangına karşı haftanın 7 günü 24 saat aktif olarak görev yapmasına ve yapılan işlemleri bizzat Cumhuriyet Savcısının talimatları doğrultusunda ifa etmesine rağmen ne CMK’da ne de adli kolluk kuvvetleri yönetmeliğinde yer alamamıştır. Bilindiği üzere devlet memurları görevli bulundukları sürece yetkiyi kanunlar, KHK lar, yönetmelikler ve tebliğlerden alır. Ancak Orman Muhafaza Memurları ne gariptir ki yasa dışı olarak ormanları korumak ve her türlü kaçakçılık ile mücadele etmekle uğraşmaktadır. 6831 sayılı Orman Kanunun 77. Maddesi haricinde hiçbir kanunda Orman Muhafaza Memurları kolluk görevlisidir, ya da adli kolluk görevi yapar ibaresi bulunmamaktadır.
Bilindiği üzere ülkemizde iki türlü kolluk uygulaması bulunmaktadır. Bunlar adli ve idari kolluk kuvvetleridir. Adli kolluk kuvvetlerinin görevi suç vuku bulduğu andan itibaren başlar ve suçtan sonra elde edilen her türlü delil ve bulguyu adli makamlara ulaştırarak olayın çözümünde asli unsur olarak görev yaparlar.
İdari kolluk unsurları ise daha çok suçun önlenmesi safhasında görev alarak huzurun sağlanması ve suç işlenmesini engelleyici tedbirler ile bu görevlerini ifa ederler.
İdari kolluk kuvvetleri genel idari kolluk kuvvetleri ve özel idari kolluk kuvvetleri olarak ikiye ayrılırlar. Genel idari kolluk kuvvetlerine örnek olarak Polis ve Jandarma gösterilebilir.
Özel idari kolluk kuvvetleri ise Özel Kanunlar çerçevesinde kurulan ve teşkilatlandırılan ancak kendi hizmet alanları dışına zaruri haller dışında çıkamayan kolluk kuvvetleridir.
Orman Muhafaza Memurlarının durumuna baktığımızda fiili olarak bir taraftan Cumhuriyet Savcısının talimatları doğrultusunda “ADLİ KOLLUK GÖREVİ” ifa ederken, diğer taraftan da “ÖZEL İDARİ KOLLUK” görevlisi olarak ormanların yasa dışı müdahalelere karşı korunmasında önleyici unsur olarak vazifelerini 7/24 icra etmektedirler.
Orman Muhafaza Memurları yanlızca kolluk kuvveti olarak görev yapmamaktadırlar. Yaptıkları işlerin arasında teknik bilgi gerektiren işlerin yanı sıra idari olarak da yerine getirmesi gereken sorumlulukları vardır. Ancak ve maalesef bütün bu yapmaya çalışılan görevlere rağmen hala G. İ. H kadrosunda görev yaparak hem büyük bir haksızlığa hem de haketmedikleri bir adaletsizliğe maruz bırakılmaktadırlar. Kışın karda, yazın korda her türlü kaçakçılıkla ve yangınla mücadele ederken, diğer taraftan da Milli servetlerimiz olan ormanlarımızın muhafazasını ve devamlılığını sağlamak için 7 gün 24 saat görevleri başında bulunmaktadırlar.
Orman Muhafaza Memurları her türlü olumsuzluğa rağmen 7 gün 24 saat esasına göre görev yapan, ancak kanunen yaptıkları işin karşılığını göremeyen bir meslek gurubu olarak bu düzensizliğin ve adaletsizliğin giderilmesini talep ediyorlar.
Şayet Orman Varlığının korunması ve devamlılığını sağlanması, biyolojik kaçakçılık, emval kaçakçılığı, kaçak kesim, yangın ve kaçak avlanma gibi suçların önlenmesi ve devamında adli işlemlerin yapılabilmesi için kolluk kuvvetine ihtiyaç varsa, bu görevi halen yürütmekte olan Orman Muhafaza Memurları yasal olarak “KOLLUK KUVVETİ” sayılmalıdır. Aksi takdirde ormanların korunması ve yürütülecek diğer adli ve idari iş ve işlemler Orman Genel Müdürlüğü bünyesinden alınarak kolluk kuvveti olarak görevini yapan diğer birimlerce yapılmalıdır. Her halükarda ormanlarımızın korunması için kolluk kuvvetlerine ihtiyaç vardır. Şayet Orman Muhafaza Memurları Kolluk Kuvveti haklarına layık görülmüyor ise kanunen yer almamasına rağmen bu görevin sorumluluğunu taşıyıp, yaptıkları görev sonucu yasal olarak maaşlarından kesilerek ödemek zorunda kalınan tazminatlardan ve soruşturmalardan muaf tutularak OGM bünyesinde yapılan diğer işlerde görevlendirilmelidirler. Kolluk kuvveti haklarından faydalanamayan ancak tüm sorumluluğunu taşıyan Orman Muhafaza Memurlarına bu konuda haksızlık yapılmaktadır.
Bunun yanı sıra hak etmelerine rağmen fiili hizmet tazminatından da yararlanamamaktadırlar.
Devlet Memurlarına verilecek “Fiili Hizmet Tazminatı” Kanunlarda yer alan ve İLO sözleşmesiyle de apaçık ortaya konulan, risk altında çalışan Devlet Memurlarının yapmış olduğu mesleki görevi şayet tehlikeli, bünyesel ve ruhen memuru olumsuz etkileyecek bir meslek grubu ise bu memurun emeklilik için gerekli olan hizmet yılını daha erken tamamlaması için tanınmış haktır.
Ancak Orman Muhafaza Memurları ve diğer Orman çalışanları belli ki mesleklerini her türlü güvenlik önlemleri alınmış ve tüm riskler sıfıra indirilmiş bir şekilde icra ettikleri için bu haklardan faydalanamamaktadırlar.
Her yıl darpedilen, vurulan, yanan, meslek kazaları ve meslek hastalıkları yüzünden yaralanan, sakat kalan, hayatını kaybeden Orman Muhafaza Memurları demek ki rakamsal olarak bu hakkı almak için yetersiz kalmaktadır.
Ancak tezata bakın ki OGM bünyesinde üretim işlerinde çalışacak paydaşlarımızdan Orman üretim işlerinin tehlikeli meslek grupları içerisinde yer almasından dolayı sertifika talep edilmektedir. Yani kurum bu memurların görev yaptığı sahayı tehlikeli ve riskli bulurken, Orman Muhafaza Memurlarının bu tehlikeye ve riske uzak, gayet güvenli olarak görevini yaptığını düşünüyor olmalı. Aksi halde kurumsal olarak fiili hizmet tazminatından yıllar önce faydalanmaya başlamaları gerekirdi.
Ama işleri arazide, yani açık alanda olması nedeni ile her türlü hava şartlarında görev yapan bir meslek grubu olmaları hasebiyle, sadece bu durumdan ötürü bile bu haktan faydalanmaları gerekirken, bunun haricinde yangınla, kaçak avlanmayla, her türlü biyolojik kaçakçılık ve orman kaçakçılığı ile mücadele etmelerine, her arazi koşulunda kesim ve üretim işlerinde görev yapmalarına rağmen, bu haklardan faydalandırılmamış olmaları verdikleri emeğe yapılan büyük bir haksızlıktır.
Risk grubu belirlenirken yapılan tanım “GÖREVİN TEHKİKELİ , FİZİKEN ve RUHEN MEMURU OLUMSUZ ETKİLEYECEK İŞLER” ise, Orman Muhafaza Memurlarının bu tarife girebilmesi için daha nelerin olması beklenmektedir.
Yaptıkları işleri gereği bu haktan faydalanan Polis, asker ve İTFAİYE gibi meslek grupları, TBMM üyeleri, dışarıdan atanan Bakanlar, Basın ve gazetecilik kartı sahibi olanlar ve TRT’de basın kartı sahibi olanlar “yıpranma haklarından“ (1 yıl için 90 gün) yararlanmaktadırlar. Sağlık Bakanlığı bünyesinde çalışanlara da fiili hizmet zammı (yıpranma) hakkı verilmesi başlatılmış olup, bu haktan da OGM ve DKMP bünyesinde çalışan Orman Muhafaza Memurları, koruma, istihsal ve yangınla mücadele, kaçak avlanma gibi önemli görevleri yazın korda kışın karda tabir ettiğimiz her türlü hava şartlarında yapmaları, haftanın 7 günü 24 saat esasına dayalı icap nöbeti tutmaları, sürekli tehlikeye ve fiziki zorluklara maruz kalmalarına rağmen faydalanamaktadırlar. Her türlü yırtıcı ve tehlikeli canlılarla (yılan, akrep, ve diğer yırtıcılar) aynı ortamda görev yapmak belki de en az risk altında oldukları durumdur.
Bunların tamamı birlikte ele alındığında ve bu mesleğin risk analizine bakıldığında da anlaşılabileceği gibi fiili hizmet tazminatı hakkı verilmesi geç bile kalmıştır. Tüm bu ağır çalışma şartları yetmezmiş gibi bir de üzerlerinde bulunan zimmet sorumluluğu Orman Muhafaza Memurlarını psikolojik olarak baskı altına almış, bir çok arkadaşımız bu iş yükü ve baskıya dayanamayarak maalesef intihar yolunu seçmişlerdir.
Sonuç olarak Orman Muhafaza Memurları haketmedikleri hiçbir şeyi talep etmedikleri gibi, geç kalınmış bu konunun bir an önce gündeme alınarak 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası kanununun 40. maddesine her türlü orman ve kaçakçılık işlerinde görevli Orman Çalışanlarının da eklenerek bu mağduriyetin bir an önce giderilmesini talep etmektedirler.